Aliağa Santrali'nin türbinini kuran İsviçreli Feldmann 25 yıl önce bir Türk'le evlenip vatandaş oldu. Yörük Abi dediğimiz Feldmann'ın vasiyeti yakılmaktı. Ancak Türkiye'de krematoryum olmadığı için cesedi İsviçre'de yakılıp külleri Ege'de denize serpilecek
Usta ozan İlhami Bekir Tez, bir şiirinde işte yandaki dizeler gibi böyle seslenmiş, vasiyetini mısralara dökmüştü. Önceki gün benzer vasiyeti olan bir 'adam' öldü Bodrum'da. Uzun süredir, "İş için geldiğimde gördüm, âşığı oldum, ayrılamadım" dediği Torba köyündeki evinde, eşi Yıldız Hanım'la birlikte yaşayan İsviçre asıllı Türk vatandaşı Juerg Feldmann'dı o adam. Çok yakından tanırdım onu. Yazlık komşum, sevip saydığım bir arkadaşım hatta ağabeyim gibiydi. 62 yaşındaydı ve Türkiye'de geçirdiği son 25 yılında o kadar bizden olmuştu ki, ona Juerg yerine 'Yörük' adını takmama çok sevinmiş, kendini 'Yörük Abi' olarak tanıtır olmuştu.
TÜRKİYE SEVDALISI
Acı haberi çeyrek asırdır aynı yastığa baş koyduğu eşi Yıldız Feldmann'dan aldım. Eşinin vasiyeti olan cesedinin yakılması isteğini yerine getirmenin ne kadar zor olduğunu hem de Yörük Abi'nin ibretlik yaşamını şöyle anlattı bana: "Dünyada Antartika hariç bütün kıtalarda görev almış, değişik ülkelerde çok sayıda termik ve buhar türbininin santrallere kurulmasını sağlamış, Türkiye'de de Aliağa Petkim santralinin dev türbin montajını gerçekleştirmiş bir supervisor ve mekanik sihirbazıydı o. Sadece makine ve inşaat mühendisi değil, yetkin bir iç mimar, su altı kaynak uzmanı, marangoz ustası, kayak cambazı ve derin bilgili bir bahçıvandı aynı zamanda. Tanışmamız Aliağa'da olmuştu. 25 yıl önce ben tesislerde görevli bir bölüm şefiydim. İş arkadaşlığımız kısa sürede aşka dönüştü ve hayatlarımızı birleştirme kararı aldık. Bir süre sonra emekli olduk. Tesadüf eseri gezmeye geldiğimiz Torba'yı çok beğendik ve burada küçücük bir ev alarak yerleştik. Muhteşem çalışkanlığı ve ince zevkiyle bu küçücük evi bütün Bodrum'un öykündüğü Balıklı Villa haline getirdi. Kısa sürede güler yüzü, iyi kalpliliği, becerileri kısaca insanlığından dolayı yörenin sevgilisi olmuştu. Türk vatandaşı olma isteği kabul edilince çok sevinmiş, kimliğini aldığı gün bahçemize kocaman bir ay yıldızlı bayrak asmıştı, sonrasında hiç indirmemişti bayrağımızı. Vasiyeti, öldüğünde cesedinin yakılıp, küllerinin Torba Koyu'nun da bulunduğu Güllük Körfezi'ne serpilmesiydi. Lakin Türkiye'de krematoryum yok. Yunan Adası Kos yakın olduğu için orası denendi ancak Yunanların Ortodoks olması nedeniyle bu uygulama orada da yok. Bugün İsviçre'ye götürüp, yakıp, küllerini vasiyet ettiği gibi 22'sinde Türkiye'ye getireceğiz. Küllerin yarısını Torba Koyu'nu da içine alan Güllük Körfezi'ne serpeceğiz. Yarısını da evin bahçesine gömeceğiz."
ANTALYA'DA KREMATORYUM GİRİŞİMİ Antalya'da cenaze hizmetleri veren bir şirket, yabancılardan gelen talepler üzerine belediyeye 'krematoryum' projesi sundu. Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, kentin üç aylık mezar yeri kaldığını çözümün ise krematoryum olduğunu belirterek, "Ama Müslüman bir ülkedeyiz" demişti. Geçen yıl projeyi sunan Murat Arslanoğlu, sorunu şöyle anlatmıştı: "Yabancılardan yılda en az 200 yakma talebi geliyor. Antalya'da yaşayan ya da tatile gelen turistlerin ölümlerinde hizmet veriyoruz. Ancak bu imkan olmadığı için, ülkelerine göndermek zorunda kalıyoruz. Krematoryum açılırsa Türkiye hem turizm hem insan hakları açısından sınıf atlar diye düşünüyorum. Doğalgaza uyumlu ya da LPG ile çalışacak. Yakma sıcaklığı 850 derece. Tabutla yakım gerçekleştirilecek. Krematoryum maliyeti 900 bin TL. Yakım ücretini 650 euro olarak düşünüyoruz." Hıfzıssıha Yasası'na göre, belediyeden alınan proje onayıyla krematoryum açılabiliyor.
VATANDAŞ OLUNCA ÇOK SEVİNMİŞTİ Juerg Feldmann ve Yıldız Feldmann emekli olunca Bodrum'a yerleşti. Türk vatandaşı olan Feldmann güler yüzü, iyi kalpliliği, becerileri ve insanlığından dolayı yörenin sevgilisi olmuştu.
