10 parmağında 10 marifet olan bir adam Fatih Ürek.
Dehşetli fakirlikten, hali vakti çok çok iyi şu durumuna gelene dek türlü çeşit iş yapmış çünkü. Bu yıl sahneyi geri plana atıp ünlü bir restoran zincirinin Bodrum Şubesini açmış. "Patronlar çalışmamı çok beğeniyor, yakında Ege'de pek çok yerde şube açmamı sağlayacaklar" diyor.
Hem yeni işini hem de projelerini konuşurken yaşantısının gizli kalmış bir dolu detayını da öğrendim...
- Küçükken terzi yanında çalıştım dediğini hatırlıyorum Fatih'im...
- Evet abi. Erzurum'da el kadar çocuktum dikiş nakış öğrendim.
- Sonra da zücaciyecide bardak-çanak sattındı...
- O var, ayrıca kumaşçı, mobilyacı çıraklığı ve avukat kâtipliği de yaptım...
- Tiyatrocu, şarkıcı, senarist, oyuncu, yönetmen, gazino patronluğu vee...
- Ve son olarak gördüğün gibi lokanta-bar işletmeciliği.
- Burası güzel bir mekân da, fiyatlar, yemekler nasıl acep?
- Abi hemen dene, ne istersin bak menüye lütfen.
- Bilsem tok gelmezdim.
- Tatlı sunacağım o zaman.
Özel tatlım var.
- Neymiş o?
- Fıstıklı su muhallebisi içine tel kadayıf koyup, çikolatalı dondurmayla servis ediyoruz.
- Demek mutfakta o var?
-
Efendim?
- Picasso çalışıyor demek ki mutfakta.
- !!!!!!!K - Nasıl tatlı o yafu, karman karışık?
- Deneyince fikrin değişecek abi...
- Ne oldu Eyvah Eyvah 2'de rol alacaktın?
- Öyleydi ama hiçbir haber çıkmadı. Duydum ki vazgeçmişler benden.
- Kör İmamı oynayacağın bir film de vardı?
- O da yattı ama Murat Dalkılıç'ın 'Fikriye' filminde Atatürk'ün yaveri Fevzi Çavuş'u canlandıracağım.
- Deme!
- Yakında motor diyeceğiz.
- Başına iş alırsın dikkat et!
- Niye ki?
- Zeki adamsın, niye olduğunu sezersin.
- (gülüyor) Aman Savaş Abiii, ben eski bir Devlet Tiyatrosu aktörüyüm, her rolü oynarım. 

CAMİLERDE AĞLARDIM 
- Demedi deme, bazıları durumdan vazife çıkarıp sataşır sana...
- Alışkınım öyle şeylere.
Eskiden çok kafaya takardım ama şimdi öyle değil.
- Eskiden dediğin...
- Küçükken bile sataşır alay ederlerdi. Camiye gider ağlardım - !!!!!!!!!!!
- Ben camiye gitmeyi çok seviyordum. Bir tek orada kimse alay etmiyordu benimle. Köşeye çekilir tek başıma dualar mırıldanır, vaaz dinler bir sürü şey öğrenirdim. Ağlamak için de kaçar sığınırdım.
- Ne dilerdin dua ederken?
- Allah'ım bana kuvvet ver, güç ver, başarılı olayım, annemi, ablalarımı çok rahat yaşatayım.
Babam alkolü bıraksın, içmesin.
Çok içiyordu, alkolikti maalesef.
- Hâlâ ağlar mısın?
- Kim ağlamaz ki?
- Sen mesela. Hep neşelisin ya hiç ağlamazsın sanırdım.
- Sen gel de içime sor abi.
Salonları dolduranları eğlendir, güldür önce. Sonra herkes evine, yuvasına dağılıp gitsin. Sen evine bir başına dön. Odana, yatağına bir başına gir. Yalnızlık timsah gibi pusudan çıksın, umudunu, sevgini, tutkunu, hayallerini parçalasın, yutsun da ağlama bakalım. 

SEVİLEN ADAM 
- Şuradan kim geçse gülümsüyor sana.
Sevilmek güzel şey...
- Ah bir bilsen.
- Neyi?
- Tur düzenliyorlar.
- Tur mu? Ne turu?
- Fatih Ürek'i görme turu.
- !!!!!!
- Şirketler yapıyor, İzmir'den, Bursa'dan, Kütahya'dan her yerden geliyorlar. Benim haberim bile yoktu uzun zaman. Otobüs mekânın önünde ahaliyi indiriyor, gelip ısrarla kapılara çıkmamı sağlayıp sarılıp öpüyorlar, yüzlerce fotoğraf çektirip gidiyorlar. 

BENDEN İYİ BAKAN OLUR 
- Menajerin Sibel Barış söyledi. Siyasi partilerden teklifler alıyormuşsun.
- Alıyorum ama kabul etmekte kararsızım.
- Fena mı olur?
- Keşke üniversite bitirebilseydim. O zaman göğsümü gere gere girerdim .
- Ne alakası var üniversiteyle?
- Yok gibi görünse de önemli abi. Milletvekili olmak hoş olur aslında. Bakan bile olurum.
- Ne bakanı?
- Gençlik olur, kültür turizm olur.
Bunca tecrübem, bilgim, görgüm var. Süper beceririm vallahi.
- Fatih'im...
- Efendim abi?
- Hayallerin de özel tatlın gibi senin sevgili kardeşim - !!!!
- Fıstıklı su muhallebisine bandırılmış çikolata dondurmalı tel kadayıf karması misali yani...
- Beğendin ama tatlıyı di mi?
- Beğendim beğendim. İyisi mi sen vazgeç siyasete filan girmekten, bol bol tatlı yap, tatlı yiyip tatlı konuşalım.
- Ha ha haaa! Tamam Abi, girme diyorsan girmem, tatlı yapar satarım ha ha haa!..